KÖRYARGI


Merhaba sayın okuyan, seninle ufak bir oyun oynayacağız.

  Etrafına iyice bak. Bir kişi seç. Onu baştan aşağı süz. Giyim tarzını, vücut hatlarını, yüz şeklini, saç rengini, tarzını, etrafa nasıl bakındığını,kulaklıkla müzik dinliyorsa yüzünün aldığı şekli, etrafındaki kişileri, masanın üzerine bıraktığı cüzdanını cep telefonunu,taşıdığı çantayı, yaptığı makyajı ve ya sakal şeklini kısacası gözünle görebildiğin her şeyi... Gördüklerin üzerine, onunla ilgili hemen bir sonuca var. Güzel ya da yakışıklı, çirkin, bakımlı, bakımsız, zengin, fakir, üzgün, mutlu, sakin, sinirli, havalı, mütevazi, popüler, asosyal aklına her ne geliyorsa... Varabildiysen seninle artık bir hukukumuz var demektir. Şimdi benimle tanışma vaktin geldi. Ben senin ön yargınım.
Dur dur... Tanışma faslını geçelim de şimdi bu kadar farklı şeyler düşündüğün kişi ya hayatının aşkıysa? Ya gelecekteki en iyi arkadaşınsa? Ya da sana çok bir yardımı dokunacak bir kişiyse? Ya da karşına çıkacak en büyük düşmanınsa? Neyse seni daha fazla yormayacağım. Zehrim zaten düşüncende. Görüşmek üzere...

  Aslında onun işi bu kadar basit. Çok kolay karar verebileceğin bir konu üzerinde bile olsa, kafana bırakacağı bir serseri mayın, seni binlerce düşünce içine sürükleyip kafanın içinde bir paradoks oluşturabilir.


  Tahmin ve ön yargı birbirlerine çok yakın görünen fakat birbirlerine çok uzak olan iki düşünce biçimidir. Tahmin; herhangi bir şey hakkında kesin bir yargıya varmadan fikir yürütme biçimidir. Fakat ön yargı, yaptığın tahminin doğru olmasa bile, gerçeğin önüne geçme halidir. William Allport ön yargıyı şu şekilde açıklamıştır. "Erken yargı, bilgilerle yüzleşince değişmiyorsa ön yargı demektir." Mantıklı düşününce, rotasında sapmadan ilerleyen bir geminin bir anda demir atması kadar anlamsızdır. Aslına bakacak olursak garip bir paradoksun da içindeyiz. Hiç düşünmüyoruz ama ön yargıya karşı bile ön yargılıyız. Kafanı allak bullak ettiğimin farkındayım. Tanım ve metaforlar beni de hep yormuştur. Gündelik hayatta bizi çok yoran bir şeydir. Adeta bir at gözlüğüdür. Düşüncesizliğimizin kılıfıdır.  Mesela bizi yargısız infaza sürükler. Bu da aileye, arkadaşlıklara, aşka kısacası insanlarla bulunduğun bağlara ağır zararlar verir. Aşırı ön yargı, dışlama duygusunu ateşler. Mesela insanların tuttuğu takım, memleketi, ırkı, yaşadığı mahalle, dinlediği müzik, siyasi görüşü, bağlı olduğu dini, konuştuğu dil, cinsiyeti, giyimi, ailevi yaşantısı düşünceden önce ön yargıları tetikleyen olgulardır. Kolay kolay dizginlenemez. Mesela şu an senin aklına tuttuğu takım dediğimde en sevmediğin takımın aklına gelmesi gibi.

  Hayat bu kadar ufak hataları bile affetmezken, bir de yanımıza ön yargı gibi bir kör kurşun bulundurmanın ne anlamı olabilir ki? İşlerimizi bu kör kurşuna bıraktığımız zaman, ardından gelen cümlenin neden genelde "Keşke" ile başladığını düşün istersen. Çok basit konular da bile başvurduğumuz ve genelde yanıldığımız bir engeldir. Mesela "Bir baba ve oğlu arabada konuşarak yolculuk yapıyorlar. Aniden önlerine bir araba çıkar. Kaza yaparlar ve baba ölür. Çocuk gözlerini hastanede açar. Doktor odaya girer. Oğlana bakar ve "Merhaba Oğlum" der." Bu hikayeyi ilk duyan insanların büyük çoğunluğu ilk anda şöyle düşünür "E çocuğun babası ölmemiş miydi?" Doktorun annesi olabileceğini ilk başta düşünemezler. İşte bu da enteresan bir ataerkil toplum ön yargısıdır.

  Benim yapmaya çalıştığım ve tavsiye edebilceğim tek şey " Benim ön yargım yok." cümlesinden kurtar kendini. Onu bir zırh gibi kuşanmaktan vazgeç. Kurtulamıyorsan bile mantıklı ön yargılar yürüt. "Eline bir balta al ve ön yargıları parçala" dediğimde baltanın keskin olup olmadığını değil, bu şeyi yapabileceğini düşün.

Yorumlar

  1. Why is the gambling industry so incredibly popular? - DRM CD
    And that's just what makes the gaming 진주 출장안마 industry so popular. 천안 출장안마 and gaming sites are 춘천 출장마사지 being regulated by the New 제주도 출장안마 Jersey Division of Gaming 서울특별 출장마사지 Enforcement.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

yağmur metaforu

gece düşleri