Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dönüş

Resim
Tam 5 yıl oldu kürkçü dükkanını yakalı, tilki yeniden dönmesin diye alıp başımı terk ettim bir şehri. Başarabildim mi ? -Kısmen karış karış her sokağını gezdiğim vadilerindeki dağa taşa bakıp hayali manzaramda sular döküp denize çevirdiğim sevgiliye bakarmış gibi uzandığım şehir. sana sadece ara ara kavuşmak güzel bilirim. Çocukluğundan beri aynı evde yaşayıp ayrılanlar bilirler ki tekrar döndüklerinde o eve çok şey değişir. Başta SEN değişirsin. Sana karşı bakışlar değişir. Sanki yıllardır o mahallenin yanak sıkılan çocuğu değilmişsin gibi artık kimse sana 'Aman ne kadar da büyümüş' demez. Bahçesine topunu kaçırdığın amca çoktan ölmüş, koşa koşa ekmek almaya gittiğin bakkalın yerini o koca sistemin parçası bir süpermarket almıştır. Ev bile değişir mobilyası, boyası, sıvası, badanası... Uzandığında yataktan izlediğin tavanı dahi tanıyamaz olursun sanki gecelerce her noktasını ezberlememişsin gibi. Odanda ağladığın köşe kurak çöl misali. Bir damla yaş akmamış gibi

Hiçbir şehirde barınamayacağınızı düşündünüz mü hiç?

Resim
Mesafeleri sevmeyi öğreneli epey zaman olmuştu. Sen ne olursan kim olursan ol illa ki uzaklarda bir özlediğin ya da özleyenin olacaktı. Ve eğer sen mesafeleri sevmezsen mesafeler seni en derininden yaralar, olmadık yerlerinden kanatırdı. Uzaklaşmak gerektiğini anladığında mesafeleri göze almak her yiğidin harcı olabilir mi ? Böylesi bir zamanda uzaklaşmanın şart olduğunu anlamakta hiç zorlanmadım. Yaşadığım hayat istediğim hayat değildi. Ve biliyordum istediğim hayatı burada yaşayamazdım. Burada insanlar tek renkti ve yeşil kokmazdı. Sanki burada deniz yoktu burada insanlar suya dokunamaz, ışığa bakamazdı. Burası karanlıktı, siyahtı. Tüm renkleri görebilmek adına gittiğim her yerden bir gökkuşağı aldım. Ama sonra elleri boyalı çocuklar gördüm aç çocuklar ve dahası öldürülen ve ölümü sessiz çocuklar gördüm. Ölümden beter edilen çocuklara yaptıkları şeyleri meşrulaştıran demirhindi adamlar… Umut dedim hiç de fakirin ekmeği değil. Umut artık kimsenin deği

KÖRYARGI

Resim
Merhaba sayın okuyan, seninle ufak bir oyun oynayacağız.   Etrafına iyice bak. Bir kişi seç. Onu baştan aşağı süz. Giyim tarzını, vücut hatlarını, yüz şeklini, saç rengini, tarzını, etrafa nasıl bakındığını,kulaklıkla müzik dinliyorsa yüzünün aldığı şekli, etrafındaki kişileri, masanın üzerine bıraktığı cüzdanını cep telefonunu,taşıdığı çantayı, yaptığı makyajı ve ya sakal şeklini kısacası gözünle görebildiğin her şeyi... Gördüklerin üzerine, onunla ilgili hemen bir sonuca var. Güzel ya da yakışıklı, çirkin, bakımlı, bakımsız, zengin, fakir, üzgün, mutlu, sakin, sinirli, havalı, mütevazi, popüler, asosyal aklına her ne geliyorsa... Varabildiysen seninle artık bir hukukumuz var demektir. Şimdi benimle tanışma vaktin geldi. Ben senin ön yargınım. Dur dur... Tanışma faslını geçelim de şimdi bu kadar farklı şeyler düşündüğün kişi ya hayatının aşkıysa? Ya gelecekteki en iyi arkadaşınsa? Ya da sana çok bir yardımı dokunacak bir kişiyse? Ya da karşına çıkacak en büyük düşmanınsa? Neyse

AYLAK ADAM ( Yusuf Atılgan )

Resim
''- Adınız Güler, değil mi? - Ben daha sizinkini bilmiyorum. -Öğreneceksiniz. Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor ama yapışıp kalıyor ona. Onsuz olmuyor. (sustu, bir sigara yaktı.) Bakın şimdi adımdan daha önemli bir şey biliyorsunuz: sigara içtiğimi. İşte bir başkası: bütün bu sizler, izler, uzlardan sıkılırım ben. Yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. İkinci konuşmamda sen diyemeyeceğim biriyle bir daha konuşmam. Ne dersin (iz)? - galiba sizi anlıyorum. -yanılıyorsun. Siz anlanamaz, sen anlanır. Bazı kitaplarda 'sizi seviyorum'u okuyunca gülerim. Sanki siz sevilirmiş! Sen sevilir, değil mi?'' Kalabalığın arasında kendi nefesini duymaya çalışan, sorgulayan, sürekli arayış içinde olan onca insandan biri. 'Benim yazarlığımdan daha önemlisi günlük yaşamımdır.' der ve herkesin bir tutamağı olması gerektiğini söyler Aylak Adam. İsmini soranlara C. der. Annesini bir yaşında kaybetmiştir. Teyzesi Ze

BİR YAZI YAZARSIN BELKİ DE DÜNYA OKUR

Resim
Belki bir gün okunurum umuduyla yazdığımdan değil ama belki bir gün… Önce biraz kendimi anlatmak istiyorum. Anladığımdan ya da anlatılanlara çok inandığımdan değil. Taksonomik adıyla homo cinsi içinde yaşayan insanlardan biriyim aslında sadece. Düşünüp sorgulayan  değerlendiren her insan gibi ben de akan bir suya kapılıp farkında olmadan her yeni günde hatta her yeni saatte bir şeyler öğrenme çabasındayım. Yazmaya yıllar önce başladım. W alkmanli yıllardı, babamın kasetlerini alır, dinlerdim. Hep aynı adam söylerdi. Bizim evin iklimi hep ılımandı. Bu havalar sizi hayata zoraki tutturur gibidir. İşte  bu yazılan çizilen her şey hayata tutunma çabası içinde başladı. Belli arayışlar içine girdiğiniz anda aslında ne kadar tamamlanmamış olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Tamamlanabilmek adına. Zaman zaman tahammülden ve tahammülsüzlükten bahsettim. Dünyayı omzunda taşıyan kadınlara baktım. Dünyanın varoluşunu anlamlandırmak için çabalayan adamlara. Bir yerden diğerine giderken düşünen tüm