Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yağmur metaforu

Vaktini bekleyen nehir akarken aynı suda kaç kere yıkandığını bilmeyen kederim, inadına yağmuru beklerdi  ve tüm o kaçışmalara inat ben yine tek kişilik kalabalıklara inanırdım. Yüzümüze düşen damlalar maskemizi eritmeye yetmese de vicdanımıza dökülüyordu tek tek. Severdim yağmurun ıslatmasını eğer yetişecek bir yerim olmasaydı, hedonistliğime dem vururdu gücümü sınaması. Büyük haz! Zamanla farkettim ki eksik kalıyor artık damlalar, inancımı eksiltiyor. İpin ucunu bir yerden söken ipe sapa gelmeyenler günah kavramımı bozuyor. Tanrıları unuttum önce, inandığınız bütünlüğüne dair tezatlığınızdan sonra sesleri çürüttüm, yakarışı olmak istediğiniz menfaatlerinizden. Mesela; bu yıl tanıştığım bütün fahişeler annem olmak istedi bense bütün adamları öldürdüm sırf babama benziyor diye.Bu yıl tanıştığım bütün adamlar ise tenimde üçüncü dereceden deprem yanığı babam gibi, bense bütün kadınları doğurdum sırf anneme benzesin diye. Gücümün sınırına erişemiyorum artık. Boynuma ip gibi dolanıy

gece düşleri

Resim
Muhteşem yalnızlıkların toz bulutlarında sayıkladığınız oldu mu, yıldızları gezegenleri başucu lambası yaparak? Yastıkların, yorganların altına vicdanınızı sıkıştırıp kibrinizi salabiliyor musunuz havalara? Peki dişlerinizin arasında unutulan umutlu sözleri hafif dil darbeleriyle yuvarlıyor musunuz boğazınızdan içeri? Ayağım kayıveriyor aşağıya. O muhteşem gökyüzünün ekseninde saçak saçak parlayan yıldızlara bakıyorsunuz .  İçinizden bir şarkıyı mırıldanıyorsunuz. Bir anda gözlerinizin arasına sigara külleri düşüyor. Önce şiddetli bir yolculuğa çıkıyor gözlerinizden sonra gittikçe düşen hızıyla sağa sola kıvrılıyor dumanıyla.  Bazen kurguladığımız hayaller sanki sönmemiş izmaritler gibi burkuluyor. Tıpkı düşlerimiz gibi kirli kaldırım taşlarında ufalıyoruz onları. Az daha kalsak burada ıslak göz kapaklarımızı o mavi gökyüzünün altında açacağız. Sabah mı oluyor yoksa aydınlığa mı erişiyor düşlerimiz. Onlarla birlikte tüm Samanyolu söndürüyor sigarasını. Oysa siz dudak ucunda parlayan

Anlamsızız

Resim
Varoluş çabalarının birer kurbanı olan her birey, tutunabilmek adına kaybolduğu boşluğu nasıl da dolduruyor değil mi ?  Tek tipleşiyoruz... Kalıplarımız var, inançlarımız, kendimizi ait hissettiğimiz o yargılar ve kitleler toplumu. Bir yerden anlam arayışına girdikçe anlamsızlaşıyoruz. Ben çok güzelimciler, en iyi ben bilirimciler, kendini sürekli aklayanlar, aklamak zorunda olanlar, aklanamayanlar... Kara evrenin ahenk taşı 'ben' değilim. Kişisel gelişimle gelişemeyen kişi değersiz, o abartılı övgülerle idealleşen kişi değerli değil mi ? Aman size bi'şey olmasın!a  O popüler tüm mekanlarda aranılan gözdelerini kalıba sokup, eleştirip kendini muhalif hissedenlerimiz de o kalıbın diğer yüzü olduğunu nasıl da göremiyor. Göremiyoruz, tıkanıyoruz. Tıkandıkça azalıyor azaldıkça çoğalıyoruz. Çoğunluğa erişmek için yalnızlaşıyoruz. Farklılaşmak da bir anlam ne de olsa. Evet şu koca evrende 'yalnızız'. Tüm o aile bağlarından kopup gelmiş, biricikleşmiş lider ruhumuz, göz