BİR YAZI YAZARSIN BELKİ DE DÜNYA OKUR


Belki bir gün okunurum umuduyla yazdığımdan değil ama belki bir gün…

Önce biraz kendimi anlatmak istiyorum. Anladığımdan ya da anlatılanlara çok inandığımdan değil.
Taksonomik adıyla homo cinsi içinde yaşayan insanlardan biriyim aslında sadece. Düşünüp sorgulayan 
değerlendiren her insan gibi ben de akan bir suya kapılıp farkında olmadan her yeni günde hatta her yeni saatte bir şeyler öğrenme çabasındayım. Yazmaya yıllar önce başladım. Walkmanli yıllardı, babamın kasetlerini alır, dinlerdim. Hep aynı adam söylerdi. Bizim evin iklimi hep ılımandı. Bu havalar sizi hayata zoraki tutturur gibidir. İşte bu yazılan çizilen her şey hayata tutunma çabası içinde başladı. Belli arayışlar içine girdiğiniz anda aslında ne kadar tamamlanmamış olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Tamamlanabilmek adına.

Zaman zaman tahammülden ve tahammülsüzlükten bahsettim.
Dünyayı omzunda taşıyan kadınlara baktım.
Dünyanın varoluşunu anlamlandırmak için çabalayan adamlara.
Bir yerden diğerine giderken düşünen tüm insanlara…
Uzaklaşıp asla uzlaşamayan her insanın bir köşesinde sığınmak için büyüyen sorgulama çabası benimki de.

Amaçlar, koşuşturmalar, eksiklikler…
Çarpık kentleşme, ahlaksızlık, haksızlık…
En iyi ben bilirimciler arasındayız. Sorgulamamak hatta yazmamak ne mümkün.
Ne olduğunu bilmediğim bir zamana karşı yarıştayım. Galibiyet içinse zerre çabam yok.
Zamana ve kendime karşı yaşadığım bu sürecin bir başka evresinde gibiyim.

''Dinle küçük kadın,
Kendini yıllarca sayfalara anlatamazsın dedim'' ve yeniden yazdım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yağmur metaforu

KÖRYARGI

gece düşleri